Cilt, tüm vücudu saran ve insan güzelliğini yansıtan kocaman bir tuval gibidir. Herkes aydınlık, sağlıklı, kusursuz ve ışıltılı bir cilde sahip olmak ister. Ancak yüz bölgesi başta olmak üzere cildin belirli bölgelerindeki lekeler bu isteğin önündeki en büyük engeldir. Cilt; güneş lekeleri, doğum lekeleri, sivilce lekeleri, alerjik reaksiyon sonucu oluşan lekeler, kızarıklıklar, çiller ve daha birçok leke türüne zaman zaman maruz kalır. Bazen belirli bir bölgede toplanmış halde bazen de ciltte ton eşitsizliklerine neden olacak şekildeki dağınık lekeler herkesin bir an önce kurtulmak istediği görüntülerdendir. Bu nedenle böylesi durumlarda cilt tonunu eşitlemek için leke kremleri ve cilt tonu eşitleyici kremler ilk başvuru noktası haline gelir. Ancak cilde hakkettiği güzelliği ve sağlığı kazandırmak için söz konusu kremlerin seçimi gelişigüzel değil özenle yapılmalıdır. Bu ise belirli bir farkındalık ve bilgi gerektirir.
Cilt lekeleri, cildin bir parçası olmamalıdır. Bu nedenle leke ve ton eşitsizliği sorununu çözmek için ciltte lekeye sebep olan etkenleri, önlemleri ve tedavileri bilmek önem taşımaktadır.
Cilt lekeleri nedir?
Derinin herhangi bir bölgesinde görülen her türlü ize; cilt lekesi denmektedir. İnsan vücudunda gözlere, saça ve cilde rengini veren pigmentin adı; “melanin”dir. Melanin; cildin epidermis tabakasında yer alan ve “melanosit” adı verilen özelleşmiş hücreler tarafından üretilmektedir. Çeşitli sebeplerden ötürü melanosit hücrelerinin sayıca artması ve fazlaca çalışmasıyla ciltteki melaninin üretimi artmakta bu da koyu lekelere neden olmaktadır. “Hiperpigmentasyon” adı da verilen normal dışı bu olay; meydana geldiği bölgede gözle görülür izler bırakmaktadır. Benzer şekilde tam tersi bir durum olan melanosit hücrelerinin yokluğu, azlığı veya normalden az çalışması da deride ton eşitsizliğine neden olmaktadır.
Cilt lekeleri neden olur?
Cilt lekelerinin meydana gelmesinde kişiden kişiye farklılık gösteren pek çok etken söz konusudur.
Çoğu cilt lekesi zararsız olmakla birlikte bazı cilt lekeleri ciddi hastalıkların habercisi olabilmektedir. Cilt kanseri, cilt enfeksiyonları, cilt pigmentasyon bozuklukları, impetigo, uçuk, siğil ve diyabet gibi bilinen hastalıklar bunların başında gelmektedir. Özellikle impetigo, uçuk ve siğil gibi bakteriyel hastalıklar; hastalığa neden olan virüsün vücuda girmesiyle baş göstermekte ve beraberinde leke, kaşıntı ve yanma gibi sorunlar getirmektedir.
Sedef, egzama, lentigo ve gül hastalığı gibi daha az bilinen bazı deri hastalıkları ve tıbbi durumlar da ciltte lekelere neden olmaktadır. Söz konusu cilt hastalıklarından ilki olan sedef; bağışıklık sisteminin hatalı sinyaller göndermesine bağlı olarak cilt hücrelerinin normalden birkaç kat daha hızlı çoğalmasına neden olan kalıtsal bir cilt bozukluğudur. Sedef hastalığı; saç derisi ağırlıklı olmak üzere eller, dizler, ayaklar, kulak arkası ve boyun arkasında gümüş pullar ve kırmızı lekelerle kendi belli etmektedir. Kaşıntı hissi doğuran bu hastalık; yanma, kanama, ağrı, saç kaybı gibi çeşitli sorunlara da neden olmaktadır.
Seboreik dermatit olarak da bilinen egzama ise; birden fazla sebebe bağlı olarak görülen yaygın bir deri hastalığıdır. Pek çok çeşidi bulunan egzama; deride kuruluğa, kızarıklığa, kaşıntıya bazen de su kabarcıklarına neden olur. Ayrıca egzamadan ötürü pullanan ve çatlayan deri; mikroorganizmaların girişine sebebiyet vererek bazı durumlarda enfeksiyona da neden olabilmektedir. Egzama genellikle saç derisi, eller, bacaklar ve ayaklarda görülmektedir.
Deride lekelere neden olan bir diğer hastalıksa karaciğer lekesi olarak da bilinen lentigodur. Lentigo; derinin her yerinde oluşan, tenden daha koyu renkteki (sarı-kahverengi) oval lekelerdir. Yaşlılığa ve güneşe bağlı olmak üzere farklı türleri bulunan lentigo, açık tenli kişilerde daha sık görülen bir hastalıktır. Lentigo kaynaklı lekeler en sık el, omuz, sırt, alın ve göğsün yaka kısmında görülmektedir
Son olarak ciltte lekelenmeye neden hastalıklar arasında gül hastalığı yer almaktadır. Rozasea ismiyle de bilinen bu hastalık; kızarıklık ve kırmızı sivilcelere neden olan bir cilt hastalığıdır. Tam nedeni bilinmemekle birlikte cilt akarları ve mantarları, stres, psikolojik faktörler ve yanlış beslenme alışkanlıkları gül hastalığına sebep olabilmektedir. En sık yüzde görülmekle birlikte karın, sırt ve göğüs kısmında da hastalık kendini göstermektedir. Gül hastalığı; kadınlar, açık tenli kişiler ve orta-ileri yaşlı kişilerde daha çok görülen bir hastalıktır.
Bunun dışında bazen de genetik faktörler ve hormonal değişimler doğum lekesi, ben veya çil gibi bazı lekelere neden olmaktadır. Özellikle hamilelik ve doğum hem kadınlarda hem de dünyaya gelen bebekte lekelere neden olan bir süreçtir. Hamilelik nedeniyle vücuttaki östrojen ve progesteron isimli hormonların değerleri değişmektedir. Ciltte hassasiyete neden olan bu hormonal değişimler kişiyi güneş ışınlarına karşı korunmasız bir hale getirmekte bu da ciltte lekelere yol açmaktadır. Doğum lekesi olarak bilinen lekeler ise yeni doğan bebekte anormal kan damarlarından ötürü meydana gelen lekelerdir. Kimi doğum lekeleri zamanla kendiliğinden geçerken kimileri kalıcı olabilmektedir. Ağırlıkla kırmızı renkte olan doğum lekelerinin kahverengi, mor, siyah gibi koyu renklerde olduğu örnekler de vardır.
Bunlara ek olarak güneş lekeleri başta olmak üzere dış faktörlerden ötürü meydana gelen lekeler de bulunmaktadır. Uzun süre görünmeyen zararlı güneş ışınlarına (ultraviyole ışınlarına) maruz kalan ciltlerde oluşan lekeler; güneş lekesi olarak bilinmektedir. Güneş lekeleri birçok kişide görülen lekelerin temel sebebi olup; erkeklere kıyasla kadınlarda daha sık görülür. Ayrıca koyu tenli kişilerde de daha çok görülen güneş lekeleri ağırlıkla yüz, boyun ve kol bölgesinde oluşmaktadır. Leke oluşumuna sebep olmanın yanı sıra güneş ışınları, mevcut lekelerin rengini de koyulaşmaktadır. Güneş lekeleri dışında leke oluşumuna neden olan dış faktörler arasında lazer ışını, pişik, tahriş ve yaralanmalar yer alır.
Bunların yanı sıra cildin fazla yağ üretmesine bağlı olarak; akne ve türlerinden olan sivilce, siyah nokta, kabarcık ve nodül oluşumu da ciltte lekelenmeye neden olan faktörlerdendir. Akne; aşırı aktif yağ bezleri, ergenlik dönemi, hormonal değişiklikler, stres ve beslenme gibi sebeplerle vücudun çok fazla yağ üretmesi sonucu meydana gelen yapılara denir. Siyah ve beyaz noktalar, sivilceler, kabarcık ve nodüller görünüşleri farklılaşan akne türlerindendir. Hücrede biriken yağlar bazen kendilerini beyaz leke şeklinde belli etmektedir. Bazense yağlar kir ve hava ile temas ederek kararmakta sonuç olarak da deride siyah noktalar oluşmaktadır. Hücrelerdeki yağla birlikte deri altında ölü deri hücreleri ve bakterinin birikmesi sarı ve beyaz irin içeren sivilcelere neden olmaktadır. Genelde kırmızı lekeler şeklinde oluşan sivilceler sıkılması halinde ciltte kalıcı lekelere neden olabilmektedir. Hücrelerdeki yağ ve bakterinin deri altında birikmesi ve gözeneklerin tıkanması büyüyen lekelere yol açmaktadır. Nodül ismi verilen bu büyük yapılar da ciltte sivilce benzeri lekelere neden olur. Ayrıca hücredeki yağla birlikte bakteri ve enfeksiyon oluşumu da ciltte akne kistleri denen büyük, kırmızı ve şişmiş lekeleri meydana getirir.
Son olarak yanlış güzellik uygulamaları, yan etki eden ilaçlar, kimyasal ağırlıklı kozmetik ürünler ve yanlış tüy alım teknikleri de kadınlar başta olmak üzere çoğu kişi de cilt lekelerine neden olmaktadır.
Cilt lekeleri kimlerde görülür?
Cilt lekesi, tüm yaş grupları ve tüm cinsiyetlerde görülen bir sorundur. Leke oluşumunu tetikleyen sebepler değişmekle birlikte tüm cilt tipleri bu sorunu yaşamaktadır. Ancak hem daha fazla kozmetik ürün kullanmaları hem de doğum ve benzeri durumlardan ötürü daha sık hormonal değişimler yaşamaları nedeniyle kadınlarda cilt lekesi oluşma oranı daha yüksektir.
Orta ve ileri yaşlı kişilerde yaş almaya bağlı olarak “yaş lekeleri” olarak bilinen yaşlılık lekeleri ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bilindiği üzere insanlarda yaş ilerledikçe çeşitli hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla hem hastalıklara bağlı olarak oluşan lekeler hem de yaş lekeleri yaşı ilerlemiş kişilerde de leke oluşma oranının yüksek olduğunu göstermektedir.
Son olarak koyu tenlilere oranla açık tenli kişilerin tenleri leke oluşumuna daha müsaittir. Cilt hassasiyeti olan kişilerde de cilt lekesi görülme ihtimali yüksektir.
Cilt lekeleri belirtileri nelerdir?
Cilt lekeleri; lekenin türüne, kişinin cilt tipine, yaşına, lekeye sebep olan etkene ve maruz kaldıkları dış faktörlere göre değişiklik göstermektedir. Bu nedenle belirtiler de farklılık göstermektedir.
Cilt lekelerinin en temel belirtisi tende oluşan ton farklılıklarıdır. Lekeler; ten renginden daha açık tonlar ve kırmızılı tonlardan başlayarak açık kahveden koyu kahverengiye hatta siyaha varacak şekilde geniş renk yelpazesinde kendini göstermektedir.
Cilt lekeleri için diğer bir belirti ise acı ve ağrıdır. Gül hastalığı gibi hastalıklarla iltihabın eşlik ettiği leke ve sivilcelerde acı, yanma ve ağrı görülmektedir. Çoğu zaman lekenin bulunduğu yere dokunma durumunda acı ve yanma şiddetlenmektedir. Ancak güneş lekesi, doğum lekesi gibi zararsız lekelerde ağrı hissi söz konusu değildir.
Cilt lekeleri bulaşıcı mıdır?
Uçuk, siğil ve impetigo gibi herhangi bir virüsten ötürü oluşan lekeler virüsü aktarmada yol oynadıkları için bulaşıcılık özelliği taşımaktadır. Ancak bunun dışında ciltte görülen lekelerin çoğu zararsız ve bulaşıcı özellik taşımayan lekelerdir.
Bebeklerde ve çocuklarda cilt lekeleri
Bebek ve çocuk ciltleri de tıpkı yetişkin cildi gibi dış faktörler, virüs, bakteri ve çeşitli etkenlere karşı reaksiyon geliştirmektedir. Bu nedenle bebek ve çocuklarda da cilt lekeleri görülmesi olağandır. Özellikle doğum lekesi, egzama, siğil, yaralanma, bebek bezi kullanımına bağlı oluşan sivilce, pişik ve tahrişler bebek ve çocuk cildinde en sık görülen leke türleridir. Bu dönemdeki cilt hassasiyeti düşünülürse bebek ve çocuk cildinde güneş lekesi oluşması da oldukça muhtemeldir.
Cilt lekelerinden kaçınmak mümkün müdür?
Bulaşıcı lekeler, dış faktörlü lekeler ve akne türlerinden kaynaklı lekeler gibi pek çok lekeden çeşitli önlemler alınarak kaçınmak mümkündür. Bu hususta uçuk ve siğil gibi virüs kaynaklı bir lekeye sahip kişilerle temastan ve ortak eşya kullanımından kaçınmak oldukça önemlidir. Ek olarak vücutta yağ ve kir birikmesine bağlı olarak meydana gelen akne türlerinden kaçınmak için beslenme ve hijyene de dikkat etmek gerekir. Sivilce ve benzeri oluşumlarla bunların vücutta bıraktıkları izleri engellemede aşırı yağlı yiyeceklerle katkı maddeleri içeren hazır gıdalardan kaçınmak ve sağlıklı beslenmek önemli rol almaktadır. Ayrıca ciltteki yağ ve kiri deriden uzaklaştırmak amacıyla düzenli aralıklarla yüzü veya vücudu yıkamak, kişisel bakım eşyalarını ortak kullanmamak, makyaj sonrası cildi mutlaka temizlemek, makyaj fırçası gibi kozmetik eşyalarının da havlu gibi temizlik amacıyla kullanılan eşyaların da temizliğine dikkat etmek önemlidir.
Cilt lekelerinin büyük bir bölümünü oluşturan güneş lekelerinden de çeşitli önlemlerle kaçınmak mümkündür. Özellikle hassas ve açık tenli kişilerin güneş ışınlarının en etkili olduğu öğlen saatlerinde güneşli yerlerde bulunmamaları, dört mevsim düzenli olarak güneş kremi kullanmaları, şemsiye, şapka ve güneş gözlüğü gibi aksesuarlarla güneşin ciltteki etkisini kırmaları bu önlemlerin başında gelmektedir.
Cilt lekeleri için uygulana tedavi yolları nedir?
Cilt lekelerine karşı tedavi; kişiye ve sebep olan probleme bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Cilt lekesinin altında yatan sağlık problemi teşhis edilip tedaviye başlandığında çoğunlukla lekeler de iyileşmekte ve zamanla yok olmaktadır. Bu nedenle uzman doktor eşliğinde lekenin sebebini bulup uygun ilaçları kullanmak tedavinin ilk aşamasıdır. Ancak bazen sebep olan hastalık veya sorunun tedavisi son bulsa da deriye yerleşmiş inatçı lekeler varlığını sürdürmekte bunun için de ek yöntemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu gibi durumlarda ciltteki lekeleri tedavi için dermaroller, kimyasal peeling uygulamaları, enzimatik peeling uygulamaları, PRP, IPL lazer, mezoterapi, kriyoterapi gibi yöntemler kullanılabilmektedir. Ancak yüksek maliyetten ötürü bu gibi uygulamalardan önce etkinliği kanıtlanmış doğal içerikli leke giderici kremler kullanmak daha ulaşılabilir bir tedavi yöntemidir. Dolayısıyla leke tedavisinde çoğu kişi için öncelik krem ve losyonlarla yapılan tedavidir. Leke tedavisi için en iyi leke kremi seçilmeli ve seçilen kremin vitaminlerle zengin bir içeriğe sahip olup olmadığına özellikle dikkat edilmelidir.
Bu noktada Laviaderm Cilt Ton Eşitleyici Krem ’i gönül rahatlığıyla önermekteyiz. Bir haftalık kullanımda lekelerde gözle görülür oranda bir azalma vaad eden Laviaderm Cilt Ton Eşitleyici Krem; doğal bir içerik ile cildi güneş, yaşlılık ve akne gibi lekelerden arındırmaktadır. Dahası yeni leke oluşumuna karşı da cildi korumaktadır. Cilt tonunuzu eşitleyerek tek tonda kusursuz ve duru bir görünüm sağlayan Laviaderm Cilt Ton Eşitleyici Krem etkin bir renk eşitleyici kremdir. Laviaderm Cilt Ton Eşitleyici Krem kayısı çekirdeği yağı ve nar çekirdeği yağı gibi birçok faydalı besin ve bitkinin yağlarını içeren zengin bir içeriğe sahiptir. Özellikle A, E, B17 gibi vitaminleri içeren, renk açıcı özelliğe sahip kayısı çekirdeği yağı ve antioksidan özelliğine sahip nar çekirdeği yağı lekelere karşı mucizevi etki göstermektedir. Laviaderm Cilt Ton Eşitleyici Krem içeriğine tüm bitkisel yağlar; yağların doğal yapısı bozulmadan soğuk press yöntemiyle eklenmiştir. Böylece lekelere karşı etkide bitkilerden en yüksek faydanın elde edilmesi hedeflenmiştir.
Cilt leke sorunlarına karşı kalıcı çözümler üreten Laviaderm Cilt Ton Eşitleyici Krem ciltteki ölü deri tabakasının temizlenmesine, cildin parlak ve pürüzsüz görünmesine, nemli kalmasına katkı sağlayan başarısı kanıtlanmış bir ton eşitleme kremidir.
Laviaderm Cilt Ton Eşitleyici Krem sivilce sonrası oluşan lekelerin giderilmesinde de fayda sağlamakla birlikte görünmeyecek incelikte bir bariyer ile cildi kaplayarak dış etkenlere karşı korunma sağlamaktadır. Sonuç itibariyle lekesiz ve daha pürüzsüz bir cilt görünümü oluşturur. Özellikle güneş lekeleri için doğal bir ürün olan Laviaderm Cilt Ton Eşitleyici Kremi cilt bakım rutininize eklemenizi önermekteyiz.
Doğal içeriği sayesinde her yaş grubuna ve tüm cilt tiplerine hitap eden ürünlerimiz taşıyıcı, koruyucu, silikon, paraben, sentetik ve GDO’lu katkı maddeler gibi zararlı hiçbir madde içermemektedir. Ayrıca dermatolojik olarak test edilmiş olan tüm ürünlerimiz Sağlık Bakanlığı’ndan da onaylı olup üretim bandından ürünün sizlere ulaşana kadar hangi süreçlerden geçtiğini kayıtlı olduğumuz Ürün Takip Sistemi (ÜTS) üzerinden takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz profesyonel AR-GE ekimiz tarafından hazırlanmakta olup daha güzel ve sağlıklı günleriniz için Laviaderm kalitesiyle kullanımınıza sunulmaktadır.
Daha ayrıntılı bilgi için web sitemizi inceleyebilir. Soru ve önerileriniz için WhatsApp hattımızdan müşteri temsilcimizle görüşebilirsiniz.
Laviaderm ailesi sağlıklı günler diler.